İsim Vermeden Küfür Etmek Suç mu? Cesur Bir Tartışma
Küfür Etmek: Hakaret mi, İfade Özgürlüğü mü?
İsim vermeden küfür etmek, toplumun en çok konuştuğu, tartıştığı ama bir türlü net bir sonuca varılamayan meselelerden biri. Hepimiz sokakta, sosyal medyada veya günlük yaşamda “kendi çapında” hakaretler duyarız, ama bu hakaretlerin suç olup olmadığını sorgulamak o kadar da yaygın değil. Şimdi, size bir soru: “İsim vermeden küfür etmek, gerçekten suç olmalı mı?” Gelin, bu soruyu iki yönüyle ele alalım.
Benim kişisel görüşüm, küfürün hiç de masum bir şey olmadığı yönünde. Ama aynı zamanda, buna nasıl yaklaşmamız gerektiğini de sorguluyorum. Eğer küfürün bir insanı hedef almadığını, sadece bir durumun veya sistemin eleştirisini içerdiğini kabul edersek, o zaman bu “suç” olma noktasında sorgulanabilir. Ama burada da işler karışıyor, çünkü insanlar her zaman bu ince çizgiyi anlamıyorlar. Hangi küfür “tamam” ve hangi küfür “aşırı”? İşte burası devreye giriyor.
İsim Vermeden Küfür Etmenin Güçlü Yönleri
Küfürlü ifadelerin bir kısmı, bazen toplumun gözünde, bir durumu veya olayı daha etkili eleştirebilmek için kullanılabiliyor. “Ama o kadar da abartılacak bir şey yoktu” dediğinizde, mesela sokakta karşınıza çıkan bir tartışmada, belki de o küfür o anın gerilimini en iyi şekilde açıklıyordur. Küfürlü ifadeler genellikle bir tür toplumsal patlama gibidir. İnsanlar, sürekli bastırılan duyguları, sorunları veya hoşnutsuzlukları küfür yoluyla dile getirebiliyor. İşte bu da, bazen sesini duyurmanın tek yolu haline gelebiliyor.
İsim vermeden küfür etmek de bu bağlamda, doğrudan birini hedef almadığı için daha az zararlı olabilir. Bu tür ifadeler, daha geniş bir topluluğu veya toplumsal yapıyı eleştiren, o sisteme yönelik bir tepki olarak değerlendirilebilir. Kişisel bir hedef yoksa, şiddet içerikli bir durum da söz konusu olmuyor. Yani, aslında bir bakıma daha “masum” olabilir. Mesela bir televizyon programında veya sosyal medya paylaşımında, toplumun genel bir sorunu üzerinde şikâyet etmek için kullanılan küfürlü ifadeler, o kişiyi ya da grubu hedef almadığı sürece suç olarak kabul edilmesi gereken bir durum oluşturmayabilir.
İsim Vermeden Küfür Etmenin Zayıf Yönleri
Evet, burada büyük bir zayıflık da var. İsim vermeden yapılan küfür, her zaman herkesin anladığı şekilde “genel” bir eleştiri olmayabilir. Küfür, bazen de kişisel öfkenin veya yetersiz argümanların bir sonucu olarak kullanılabiliyor. Örneğin, sosyal medyada bir konuda tartışırken, bir kişi daha sağlıklı bir cevap veremediği için durumu “kapatmak” adına küfürlü bir yorum yapabiliyor. Bu durumda, yine bir hedef yokmuş gibi görünse de, karşınızdaki kişiye (veya o kişilerin temsil ettiği ideolojiye) dolaylı bir hakaret yapılmış olur.
İsim vermeden küfür etmenin, toplumda daha geniş bir kabul bulmasının en büyük tehlikesi, dilin bir şiddet aracı haline gelmesidir. İnsanlar, hakaretleri normalleştirir ve bir süre sonra bu dil, hiç farkına varmadan ilişkilerin temel bir parçası haline gelir. İşyerinde, okulda veya sosyal çevrede “kimseye dokunmadım, sadece bir durumu eleştiriyorum” şeklindeki düşünceyle yapılmış her küfür, bir süre sonra daha büyük kırılmalara yol açabilir. Zira bu tür dil, insanlar arasında bir gerginlik yaratabilir ve kimseyi kişisel olarak hedef almadığınızı savunmuş olsanız da, yanlış anlaşılabilir.
Peki, Gerçekten Suç mu?
Burada asıl soru şu: İsim vermeden küfür etmek suç sayılmalı mı? Türk Ceza Kanunu, hakaret suçunu düzenlerken, bir kişinin onur, şeref ve saygınlığını zedelemeyi suç sayar. Fakat isimsiz bir şekilde yapılan küfür, bu suçu ne kadar kapsar? Zihinsel bir hakaretin, hukuken bir kişiye yönelik yapılmış hakaretle aynı etkiyi yaratıp yaratmayacağını anlamak güç. Bazı durumlarda, isimsiz küfürler bile belirli bir kitleye karşı nefret söylemine dönüşebilir. Fakat burada yine de önemli bir ayrım söz konusu: Hedeflenen kişi net değilse, o zaman toplumsal bir yapıyı eleştiriyorsanız, bunu suç olarak kabul etmek haksızlık olabilir.
Burada beni en çok düşündüren şey, bir küfrün içindeki niyetin ne kadar önemli olduğu. Kimse kimseye, herhangi bir şekilde hakaret etmek için durup dururken bir şey söylemez. Küfürlü bir dilin, gerçekten bir durumu vurgulama amacını taşıyıp taşımadığı, anlamına bakarak tartışılabilir. Ama şunu kabul etmek gerekir ki, kelimeler güçlüdür ve bazen “isim vermeden” dahi olsa, bir kişinin ruhunu incitebilir.
Sonuç: İsim Vermeden Küfür, Toplumsal Bir Yansıma mı?
İsim vermeden küfür etmek, aslında toplumsal yapıyı yansıtan bir “yansıma” olabilir. Herkesin öfkesi ve hoşnutsuzluğu farklıdır ve bir şekilde dil, buna en hızlı şekilde tepki verir. Küfürlü ifadeler, toplumdaki bir kırılmanın, baskının ya da anlaşmazlığın bir dışa vurumu olabilir. Ama ne kadar doğru bir dışa vurum? Dilin sınırlarını aşmadan, kimseyi incitmeden, toplumsal sorunları dile getirmek için daha yapıcı yollar aramak mümkün mü? Belki de esas soru burada gizlidir.
Bana kalırsa, küfürlü dilin önüne geçmek değil, ne zaman, nasıl ve hangi niyetle kullanıldığının sorgulanması gerekir. Küfür, bir hedef olmadan yapıldığında, asıl kaybeden toplumsal barış olur.