Kariha Ne Demek TDK? Zihnin Kıvılcımını Ararken Kısa cevap: TDK’ye göre “kariha”, düşünme gücü anlamına gelen, bugün artık eskimiş sayılan bir kelimedir. ([Mynet][1]) Eski bir kelimeyle karşılaşınca içimde hep aynı merak kıvılcımı yanar: “Bu sözcük hangi dünyadan geliyor, bugün bize ne söylüyor?” “Kariha” da böyle bir kelime. İlk duyduğunuzda kulağa uzak geliyor, ama anlamı—zihnin derinlerinde bir yerde—çok tanıdık: düşünme gücü, yaratılıştan gelen fikir üretme melekesi. Gelin, hem kökenini hem bugünkü izlerini hem de yarına dair taşıdığı ihtimalleri birlikte keşfedelim. Köken: Arapçadan Osmanlı Türkçesine, Oradan Bize Kariha, Arapça qarīḥa (قريحة) kökünden geliyor; “kendiliğinden doğan fikir, içsel kabiliyet” anlam alanına sahip. Osmanlı…
8 YorumEtiket: bir
Aşırı Heyecan İçin Ne Yapmalı? Tarihsel ve Akademik Bir Bakış Aşırı heyecan, insanın duygusal dengesini bozan, bazen keyifli bazen de rahatsız edici bir durumdur. Bu yazıda, aşırı heyecanın tarihsel kökenlerini, günümüzdeki akademik tartışmalarını ve bu durumla başa çıkma yöntemlerini inceleyeceğiz. Aşırı heyecan, sadece bireysel bir deneyim değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel bir olgudur. Aşırı Heyecanın Tarihsel Arka Planı Tarihte, aşırı heyecan genellikle ‘nevrastenik’ (sinirsel tükenmişlik) bir durum olarak tanımlanmıştır. 19. yüzyılda, Amerikan doktoru George M. Beard, bu durumu ilk kez ‘nevrastenia’ olarak adlandırmıştır. Bu dönemde, aşırı heyecan, bireyin sinir sisteminin zayıflaması olarak görülmüş ve tedavi edilmesi gereken bir hastalık…
8 Yorum4 Metre Perde Kaç cm? Toplumsal Ölçüler, Kültürel Kalıplar ve Görünmeyen Sınırlar Bir sosyolog olarak her gün beni büyüleyen bir şey var: sayılarla ölçmeye çalıştığımız şeylerin aslında anlamla dolu olması. 4 metre perde kaç cm eder? Sade bir matematik sorusu gibi görünse de, perdeyi ölçmek, aslında bir yaşam alanını, bir kimliği, bir düzeni ölçmektir. Çünkü toplumsal hayatın her ayrıntısı gibi, bir perdenin uzunluğu da bir norm, bir alışkanlık ve bir anlamlar ağı taşır. Ölçmek: Sadece Santimetre Değil, Toplumsal Düzenin Bir Göstergesi Basitçe söyleyelim: 4 metre, 400 santimetre eder. Ancak bu dönüşüm, sosyolojik anlamda yalnızca fiziksel bir ölçü değil, aynı zamanda…
8 YorumYüz Gerdirme Ne Kadar Kalıcı? Eğitim ve Değişim Perspektifinden Bir İnceleme Öğrenme, insanın hayatına dokunan ve onu dönüştüren bir süreçtir. Bir öğretmen olarak, her gün öğrencilerime yeni bilgiler aktarırken, aslında onların hayatlarını şekillendirecek bir etki yaratmayı umarım. Öğrenmenin gücü, yalnızca zihinsel bir değişim değil, aynı zamanda dışsal dünyanın algılanış biçiminde de köklü bir dönüşüm sağlar. Tıpkı öğrenme gibi, dış görünüşümüzdeki değişimlerin de kalıcılığı, alınan kararların ne kadar bilinçli ve kalıcı olduğuyla doğrudan ilişkilidir. Bugün, estetik bir müdahale olan yüz gerdirme işlemi ve bu işlemin ne kadar kalıcı olduğu üzerine derinlemesine bir inceleme yapacağız. Bir eğitimci olarak, beden ve zihin arasındaki…
4 YorumSanal Gezinti: Felsefi Bir Bakış Sanal gezinti, modern dünyanın sunduğu en ilginç ve çelişkili deneyimlerden biridir. Fiziksel bir mekanda varlık göstermezken, adeta var olan her şeyin dijital bir temsiliyle iç içe gireriz. Ancak bu “gezinti”yi sadece bir teknolojik yenilik olarak görmek, onun derin felsefi boyutlarından uzak kalmamıza sebep olabilir. Sanal gezintinin ardında, felsefenin önemli dallarından olan etik, epistemoloji ve ontoloji üzerine sorular da yatar. Bu yazı, sanal gezintiyi bir felsefi bakış açısıyla ele alacak ve onun insan deneyimi üzerindeki etkilerini tartışacaktır. Ontolojik Bir Sorun: Gerçeklik ve Varoluş Sanal gezinti, en temel düzeyde, insanın gerçeklik algısını sorgulamamıza yol açar. Ontoloji, varlık…
8 YorumPekiştirme Sıfatı Ne Demek? — Dilin Ontolojisinde Gücün Yankısı Bir kelime ne kadar güçlü olabilir? Bir filozofun bakışıyla bu soru, dilin varlıkla kurduğu en derin ilişkilerden birine dokunur. Sözcükler yalnızca anlam taşımaz; varlığı kurar, düşünceyi biçimlendirir, duyguyu yönlendirir. Pekiştirme sıfatı da bu bağlamda, dilin gücünün en somut örneklerinden biridir. Yalnızca bir niteleme değil, bir vurgudur; yalnızca bir açıklama değil, bir iddiadır. “Kapkara bir gece”, “simsiyah bir deniz”, “masmavi bir gökyüzü” dediğimizde aslında kelimenin sınırlarını zorlarız. Bu sözcükler, yalnızca betimlemez; varlığı daha yoğun, daha keskin, daha hissedilir kılar. Pekiştirme sıfatı, kelimenin varlık düzeyinde bir ontolojik güç kazanmasıdır. Epistemolojik Bir Yaklaşım: Bilginin…
4 YorumMet Etmek Ne Anlama Gelir? Psikolojik Bir Derinlik Arayışı Giriş: Bir Psikoloğun Meraklı Bakışı İnsan davranışlarını anlamaya çalışan bir psikolog için “met etmek” sadece bir övgü eylemi değildir; aynı zamanda bir zihinsel stratejidir. Çünkü met etmek, yalnızca söylenen güzel sözlerle sınırlı kalmaz; bireyin iç dünyasında güç, kabul görme, aidiyet ve hatta kontrol arzusunun dışavurumudur. Birini övmekle birini etkilemek arasında ince bir çizgi vardır. Bu çizgi, insan doğasının hem en masum hem de en hesapçı yanlarını bir arada barındırır. Peki, biz birini met ederken aslında kimi onaylıyoruz: karşımızdakini mi, yoksa kendimizi mi? Bilişsel Psikoloji Perspektifi: Övgünün Zihinsel Kurgusu Bilişsel psikoloji açısından…
6 YorumKimler Grev Yapar? Bir Filozofun Bakışıyla Emek, Etik ve Ontoloji Üzerine Grev: Sessizlikle Konuşan Bir Ontolojik Eylem Grev, yüzeyde ekonomik bir taleptir; fakat derininde varoluşun en çıplak ifadelerinden biridir. Bir işçi çalışmayı bıraktığında, yalnızca üretim süreci durmaz — varoluşsal bir sessizlik yankılanır. Grev, “Ben varım, çünkü direniyorum” diyen insanın ontolojik bildirgesidir. Filozofun gözünden bakıldığında grev, emeğin ontolojisini görünür kılar: İnsan, yalnızca çalışan bir varlık değil, anlam talep eden bir varlıktır. Bu bağlamda, kimlerin grev yaptığı sorusu yalnızca sosyolojik bir analiz değil, varlıkla ilgili bir sorgulamadır. Kim çalışır? sorusunun ardında kim susar, kim konuşur? vardır. Grev yapan kişi, varlığını ekonomik sistemin…
8 YorumKalp Yetmezliği İlk Belirtileri Nelerdir? Farklı Bakış Açılarıyla Derinlemesine Bir Değerlendirme Ben, konulara tek bir pencereden bakamayanlardanım. Sağlık gibi ciddi meselelerde bile, bir yanda verilerle düşünenleri, öte yanda duygularla deneyimleyenleri dinlemek isterim. “Kalp yetmezliği ilk belirtileri nelerdir?” sorusu da tam böyle bir tartışmayı hak ediyor. Çünkü bu soru, sadece tıbbi bir tanı arayışı değil; yaşam kalitemizin, korkularımızın ve farkındalığımızın da aynası. Gelin, hem bilimsel hem insani yönüyle bu meseleyi birlikte konuşalım. Kısa cevap: Kalp yetmezliğinin ilk belirtileri arasında nefes darlığı, yorgunluk, bacaklarda ve ayak bileklerinde şişlik, gece artan öksürük, çabuk yorulma ve kilo artışı (özellikle sıvı birikimine bağlı) yer alır.…
8 YorumBanyo Yapmadan Gusül Abdesti Alınır Mı? — Eğitimcinin Perspektifinden Bir Pedagojik İnceleme Bir eğitimci olarak, her gün öğrencilere sadece bilgi aktarmaktan daha fazlasını yapıyorum. Onlara, düşünme ve öğrenme becerilerini kazandırmak, bazen bir soruyu farklı açılardan sorgulamalarını sağlamak, onların dünyayı anlamlandırma biçimlerini dönüştürmek en büyük hedefim. Bugün karşımıza çıkan “banyo yapmadan gusül abdesti alınır mı?” sorusu da tıpkı bir eğitim süreci gibi, sadece dini bir mesele değil; aynı zamanda insanın bilgiyle, bedenle ve toplumsal normlarla olan ilişkisini yeniden düşünmeye yönlendiren bir soru. Bu yazıda, konuyu öğrenme teorileri, pedagojik yöntemler ve toplumsal etkiler üzerinden tartışarak, bu sorunun daha geniş bir eğitim perspektifinden…
6 Yorum